Ana içeriğe atla

Peki Yarın Ne Olacak?


                               Peki Yarın Ne Olacak?
İlk yazımda bugünü ve bugünde ki içler acısı denebilecek durumumuzu irdelemeye çalıştım. Merak edilen yarın ne olacak? Yarınların ne olacağına karşı merak ve endişemiz varsa zaten yarınlar güzel olacak demektir fakat bu endişe ve merakla bilmeliyiz ki bizi yarınlara taşıyacak olan ‘’dün’’ ler dir.
Geçmişimizi, tarihimizi iyi bilmek; okumak ve araştırmak her Türk evladının vazifesidir. Tarih boyunca 16 devlet kuran ve onaltısı yıkıldığında bile vatansız kalmayan Yüce Türk Milleti’nin evlatları uzak ve en yakın tarihimize dönüp bakmalılardır! Timur'a Osman Beye Tuğrul Beye ve en yakını ve bence geleceğimize ışık tutabilecek olan tabi ki Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk'e.
‘’Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.’’ Sözünden yola çıkarak atamızın fikirlerini ve duygularını anlamaya çalışmalı ve o günlerde yaşanılan her olaydan birtakım dersler almalıyız.
Dinimizin de ilk buyruğu olan ‘’oku’’ emrine uyup doğruyu ve yanlışı kulaktan doyma sosyal mecralardan ya da sözde liderlerden öğrenmek yerine okuyup öğrenmek için onca bahaneler üretmek dünümüze ve dünümüzdekilere hakaret değil de nedir? Yaşamı boyunca yüzlerce kitap okumuş, makaleler yazmış, farklı dillerde çeviriler yapmış Atatürk örneğimiz hepimizin kalbinde ve gönlündeyken okuyup öğrenmemek Ata’ya itaatsizlik değil midir?
Yarın için dünü bilmekle başlayalım; bugünün farkına varalım ve yarınları biz güzelleştirelim…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Farkına Varmayı İstemek

                                          FARKINA VARMAYI İSTEMEK Herkesin farklı olmaya çabaladığı ya da farklı göründüğü şu dönemde asıl olan ‘’farkındalık’’ ve en azından ‘’farkına varmak istemek’’ tir. ‘’Farklı bakıp görmek bir çeşit körlük değil.’’    Sözü gelir direkt aklıma. Yeni nesiller yeni döneme adapte olmakla o kadar çok uğraşıyorlar ki bu döneme nasıl geldiğimizle zerre ilgilenmiyorlar. Belki de benim gibi ‘’Farkına varmayı isteyen’’ birileriyle rastlaşır hasbihal ederiz… Şuan ki genel durumumuzdan başlayacak olursak; geçim sıkıntısı, koltuk ve mevki aşkı, menfaatçilik, sahte duygularla gerçek hisleri harcamak, olmayan ve bizi kaddiyen yansıtmayan popüler kültürün kahramanlarına o kadar   kapılmışız ki hatta daha onca madde sayılabilir, bizi biz yapan veyahut bizi bize döndürecek değerleri, duyguları, düşünceleri ve en önemlisi tarihimizi hiç etmeyi gözümüzden sakınmıyoruz. Bende bir TÜRK genci olarak belkide içten yaşadığım onca volkanik duyguya hitaben

YA OKURSAK?

                                                     YA OKURSAK? Öncelikle okumamamızı ele almak bence doğru olan. Zaten senelerdir bize dayatılan da bu değil mi? Geçmiş nesillere, büyüklerimize dönüp bakınca bile biz, yeni ve geleceğin emaneti olan nesiller, ne kadar kulaktan duyma, günü kurtarma çabasında olan ve o ana göre hareket eden ‘’Önceden ekmek kuyruğunu giriyorduk.’’ Diyen insan topluluklarıyla burun burunayız. Bu durumu değerlendirecek olursak; evet ülkemiz yıllardır her zaman bir çilekeşliğin bir zorluğun ortasında bırakılmış, ne zaman ileri bir adım atmaya kalkışsak türlü entrikalarla çelmeyi yemişiz. Fakat bu bahanemiz olamaz; eğer bahane bulacak biri olmak zorunda olsaydı imkansız denilen şartlarda damarlarındaki asil kanda bu kudreti bulmuş Mustafa Kemal ve o dönemki neslimiz bulmaz mıydı? Atatürk’ün okullarda okutulmasını istediği bir kitap olan ‘’Beyaz Zambaklar Ülkesi’’ kitabını okuyanlar bilir bataklık denilen bir ülkede yaşayan birkaç milyon insan ‘’imkan